Bir üniversite hayal edin, çalışanlar birbirleriyle dalaşmadan işlerini yapmaktadır. Üniversite yönetimi tüm çalışanlarla diyalog halindedir. Çeşitli sosyal faaliyetler ve değişik vesilelerle çalışanların nabzını tutmaktalar. Yönetim, çalışanlarla ilgili bir karar verecekse çalışanların görüşlerini almakta ve genellikle ortak bir karara varılıp ona göre hareket tarzı belirlenmektedir. Fakat bu üniversitenin bilimsel yeri hem ülke hem de dünya üniversiteleri arasında değişmemektedir. Dengeli bir yönetim şekli mevcut fakat üniversitede bir gelişme sağlanamamakta. Yazının başlığındaki 2D"nin birincisiyle "denge" kelimesini anlatmak istedim.
Şimdi de farklı bir üniversite hayal edelim. Üniversite yönetimi üniversitede devamlı değişim içinde. Çalışanlardan yeni projeler getirmelerini ve bilimsel çıtayı yükseltmelerini istemektedirler. Fakat yönetimin çalışanlarla diyalogu iyi değil. Yönetim, tüm kararlarını kendi başına vermekte, gönüllerini almak için bile çalışanlara danışmamaktadır. Üniversitenin diğer üniversiteler arasında ileri yerde olması için çok çaba göstermekte fakat yönetimle çalışanlar arasında bir diyalog olmadığı için üniversitenin bilimsel yeri hem ülke hem de dünya üniversiteleri arasında değişmemektedir. Sadece değişim isteyen bir yönetim.
Burada yazının başlığındaki 2D"nin ikincisiyle "değişim" kelimesini anlatmak istedim.
Yukarda iki farklı yönetim şeklini hayal ettik. Sadece dengenin hâkim olduğu ve değişimin olmadığı üniversite nasıl yerinde sayıyorsa, değişimi savunan fakat dengenin olmadığı yönetimde de aynı şekilde üniversite yerinde saymaktadır.
Bu durumda, üniversite yönetimleri denge ile değişim kavramlarını yan yana uygulasalar topluma güzel örnek olmazlar mı?
