Tıp fakülteleri bulunan üniversitelerde akademisyen olan hekimler, araştırma hastanesi başhekimliği, başhekim yardımcılığı, tıp fakültesi dekanlığı, dekan yardımcılığı ve bazen de rektörlük gibi yöneticilik görevlerini üstlenmektedir. Buraya kadar yazdıklarımın hepsi bildiğimiz uygulamalardır.
Tıp fakültesindeki akademisyenlerin birinci görevi tıp öğrencisini yetiştirmektir. Diğer görevleri ise; bilimsel araştırmalar hazırlayıp yayınlamak ve araştırma hastanelerinde hizmet yapmaktır. Görüldüğü gibi tıp fakültesi akademisyenlerinin yapması gereken önemli görevleri vardır.
Peki, sorun nedir?
Sorunu örneklerle açıklamaya çalışalım. Bir araştırma hastanesi başhekiminin aynı zamanda kardiyolog (yürek bilimcisi) akademisyeni olduğunu düşünelim. Sizce trilyonlarca liralık cirosu olan bir hastaneyi yöneten bu hekimin yukarda saydığım akademisyenlik görevlerini yeterince yapması mümkün mü?
Bir tıp fakültesi dekan yardımcısının aynı zamanda beyin cerrahı akademisyeni olduğunu düşünelim. Yine sizlere soruyorum: Üniversiteye giriş sınavlarında ilk on bine girenler arasında olan tıp öğrencilerini emanet ettiğimiz bu yönetici hekimin, o ameliyattan bu ameliyata koşup üzerindeki idari görevi ihmal etmesi uygun mu?
Burada bir açmaz olduğu çok açıktır. O halde nasıl bir çözüm olur?
Beyin cerrahı olan Hacettepe Üniversitesi"nin eski rektörünün çözümü şöyle idi. Mesai saatleri içinde sadece rektörlük görevini, mesai saatleri dışında haftada bir iki kez ameliyatlarını yaparak bu açmazı çözmüştü.
Yönetici pozisyonundaki tıp fakültesi akademisyenlerinden beklenen mesai saatleri içinde sadece üzerlerindeki idari görevle ilgili faaliyette bulunmalarıdır. Hem yöneticilik hem de akademik görevleri aynı anda yapmaları mümkün mü?