29.04.2011 Cuma günü İstanbul Pendik’teki Grand Park Otel’de gerçekleştirilen, TÜMSİAD - Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin 4.Olağan Genel Kurul Toplantısına misafir olarak davet edilmem üzerine onur duydum ve katıldım. İş adamı ya da sanayici değilim ama aklı ve fikri tek sermayesi olan sade bir insan olarak bu toplantıdan fikirsel manada fayda göreceğime inandığım için ben de katıldım. Orada, bir çok önemli iş adamımız ve sanayicimiz, genel kurul toplantısı dışında ayrıca kendi aralarında fikir alışverişleriyle beraber ortak hedefler belirleme ve birlikte hareket etmek için yoğun görüşmeler yapmaktadırlar. Ben de bu derneğin, hem kurucu başkanı hem de şimdiki genel başkanı ile tanışma ve kısa da olsa sohbet etme imkanı buldum. Bu iş adamlarımız, kendi alanlarında çok başarılı olan insanlar.
Sabah 10:30 gibi toplantıya katılan sayın Başbakanımız, TÜMSİAD Genel Başkanı Dr.Hasan SERT, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ERGÜN ve Devlet Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın konuşmalarından sonra kürsüye davet edildi ve o da bir konuşma yaptı. Ama ilim, fikir, geniş bir ufka sahip olma, bir çok önemli ve değerli bilgi, birikim, tecrübe ve fikirlere sahip olma ve bunları bizlerle paylaştığı için bütün konuşmacılarla birlikte fakat en çok sayın Başbakanımız’ın değerli fikirlerinden istifade ettiğim için kendimi çok nasipli hissediyorum.
Toplantıya, en az 9-10 bakan da katılmak istediği halde yoğun çalışma temposu içerisinde katılma imkanı bulamadıklarından katılamadılar. Fakat yukarıda adı geçen iki bakanımızla beraber Egemen BAĞIŞ, sayın Başbakanımızı yalnız bırakmamışlardı. Sayın Başbakanımız çok yoğun bir çalışma temposu içerisinde olduğu halde yine de davet edildiği ve önceden planlanan bu toplantı olduğu için olsa gerek sabahtan öylene kadar yarım gününü ayırıp geldi. Neden? Çünkü bu toplantıyı çok önemsediği için olsa gerek.
Bu toplantıya ülkemiz genelinde 40 küsür, yurt dışında ise 6 şubesi bulunan TÜMSİAD’ın şube başkanları, bşk.yardımcıları, davet edilen üyeleri ki; Malatya’da da şube kurma çalışmaları devam ettiği için beni de bu kurucu kadro içerisinde görmek istediklerinden bu Genel Kurul’a beni de davet etmişler ve ben de severek, isteyerek ve gönülden katıldım. İyi ki de katıldım. Çünkü önceden de bildiğim üzere bir devlet yönetmenin gerçekten kolay olmadığını, Malatya tabiri ile her babayiğidin harcı olmadığını, diğer konuşmacılarla birlikte Sayın Başbakanımızı dinledikten sonra bir kez daha gördüm.
Bir devletin, ülkesi ve milleti ile beraber müreffeh bir toplum seviyesine ulaşması, devlet adamları ve özellikle devlet başkanları için hiç azımsanmayacak ve bizim hayal bile edemeyeceğimiz kadar üstün bir zeka, ortak akıl, plan, proje ve yoğun gayret ve çalışmalar sonucu meyvelerini verecek bir durumdur. Sayın Başbakanımız, hepimizin de malumu olduğu ve benim bir kez daha müşahede ettiğim üzere, gerçekten gecesini gündüzüne katarak üstün bir gayret ve performans sergileyerek çalışmaktadır. Tabi yalnız değildir. Tüm bakanları ve bilumum devlet erkanı ile birlikte ortak hareket edilmekte, bir çok sivil toplum kuruluşu ile işbirliği ve güç birliği sağlanarak fikir alışverişlerinde bulunulmakta, istişareye çok büyük önem verilerek kararlar alınmakta ve derhal uygulamaya konulmaktadır.
Düşünüyorum, sade bir vatandaş ve toplumun çekirdeği hükmünde olan bir fert olarak öncelikle kendimiz, ailemiz, akrabamız, komşumuz, çevremiz, arkadaşlarımız ve dostlarımız için acaba bizler en azından bir nüve olarak ne kadar çalışıyoruz diye. Bizler birer Müslüman olarak, Hz.Peygamber Efendimiz’i örnek alıyor ve yaşantımızı ona göre dizayn ediyor veya etmek istiyorsak neler yapabiliriz?
En başta kendimizi bir tanımamız gerekiyor. Kendimize bakalım. Biz neyiz, ne için varız, bu dünyaya niye geldik sorularının cevaplarını doğru vermemiz gerekiyor. İnancımıza göre Allah, insanı kedine ibadet etsin diye yaratmıştır. İbadet anlayışımız ne kadar geniş? Hz.Peygamber Efendimiz, bize çalışmanın ibadet olduğunu söylemektedir. Bizler bu dünyadaki çalışmalarımızla ya Cennet’i hak ederiz ya da Cehenneme girmeye müstehak oluruz. Demek ki çalışma iki türlü. İyi işlerde çalışma ve kötü işlerde çalışma. İyi işler, başta kendimiz olmak üzere sorumlu olduğumuz ailemiz ve sorumlu olduğumuz diğer insanların ebedi kurtuluş ve selameti için gerekli olan çalışmaların tamamıdır diyebiliriz. Kötü işler de tam tersi.
“Hizmet” de iyi işler kategorisine giren pek kıymetli bir faaliyet alanıdır. Çünkü inanan bir insan için insana hizmet Allah’a hizmettir. İnsana hizmet et ki değer bulabilesin anlayışı buradan gelmektedir.
Bizlerin de bu üstün hizmet anlayışıyla hareket eden, faydalı işler yapan ve muvaffak olan insanlardan olabilmemizi Allah’tan niyaz ediyorum. Hepinize selam ve saygılarımla.