Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Sumru Çelikcan

Kadınların Tek Günü...

08 Mart 2013 - 01:07 Yorum: 1

Her yıl 8 Mart dünya kadınlar günü olarak kutlanmakta. Hiç atlamadan her yıl. Aylar öncesinden hazırlanıyorlar protestolar, yürüyüşler, danslar vs. fakat acı olan şu ki, her geçen yıl kadınlarımız da ha da şiddet görüyor. İşte kadınların tek günü 8 Mart sadece o gün sesini duyuruyor dünyaya ama sonrası yok, ne yazık ki…                                                                                   
Bir çok evde kadınlar hem fiziki, hem manevi şiddete maruz kalıyor. Hani deriz ya “kimse kimsenin dört duvarını bilemez” diye. Aynen o hesap. Bu kadınların bazıları topumda ki statülerini, prestijlerini kaybetmemek adına sessiz kalıyor. Bazıları ise maddi imkânsızlıklardan, bazısı gidecek, sığınacak bir ailesi olmamasından, çoğu da korkusundan. Sonuç itibarı ile çok azı karşı duruyor, hakkını arayabiliyor. Şiddetin her türlüsüne karşı duranın yetiştirdiği çocukta sağlıklı oluyor. İlerde sağlam temelli aileler kuruyor. Çünkü unutmayalım ki o şiddet eğilimli erkekleri biz kadınlar yetiştiriyoruz. Bazıları diyor ya, çocuğum için katlandım, çektim diyor. Ben bu mantığı kesinlikle kabul edemiyorum. Şöyle ki, huzursuz evde, şiddetin göbeğinde büyüyen çocuk son derece psikolojik sorunlara sahip bireyler olarak çıkıyor ilerde karşımıza. Erkekse karısını dövüyor, kadınsa çocuğunu. Bu kısır döngüde böylece seneleri ve nesilleri kovalıyor…                                                                
Bu arada her yıl kadınlarla ilgili enteresan yasalar çıkıyor. Bazıları çok yerinde, bazıları ise yine eni sonu kadını çaresizliğe sürükleyen yasalar…                                                                                         
Şiddet gören kadın kocasını şikâyet ederse eğer, şikâyetini geri çekse da hi devlet affetmiyor artık. Sen affetsen de ben affetmem diyor devlet. Güzel diyor da, bu arada kadın aç kalıyor, çaresiz kalıyor. Eve ekmek getiren yok, başta koca yok. Öbür taraftan adam kadına da ha da kinleniyor. Çıkınca iyice çullanıyor karısının üstüne. Caydırıcılıktan çok kadına eziyete dönüşüyor bu yasalar. Bazıları için caydırıcı olabilir. Fakat gariban olan, gidecek, sığınacak kimsesi olmayana hiçbir anlam ifade etmiyor. Komşu duyuyor kadının dayak yediğini, polis çağırıyor. Kadın şikâyetçi olmasa da devlet affetmiyor. Adam iyice çıldırıyor bu sefer. Acizliğinin acısını tekrar karısından çıkarıyor. Hal böyle iken bu yasaların hiçbir anlamı kalmıyor. Kalıcı çözümler üretmiyoruz, üretemiyoruz.                                                                                         
Kadın savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, hayati tehlikem var diye. Kimin umurunda. Aradan bir ay geçmiyor ki kadıncağız kocası tarafından öldürülüyor. O kadar saçma ve karışık ki her şey. Geçici değil, kalıcı çözümler şart artık. Gördükleri şiddet sonrası ölen kadınların haddi hesabı yok. Ve her giden ardında geriye öksüz çocuklar bırakıyor. Başbakanımızda hala üç çocuk diyor. Devlet olarak analara sahip çıkın, olana kol kanat gerinde önce, sonra üç, beş çocuktan bahsedin lütfen.                                                                                                                                 
Yeni ve kalıcı çözümlerle seneye bu günü kutlamayı diliyorum. Eşlerine,  evlatlarına şiddet gösteren erkekleri de Allah ıslah etsin diyorum. Eğer az da olsa bir zekâya sahiplerse bileklerinin gücünü değil, akıllarının gücünü kullanmayı denesinler. Acizliklerini zekâlarıyla yensinler, varsa eğer…

YAZARIN DİĞER YAZILARI