Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
07:09 Çanakkale Boğazı’nda makine dairesinde yangın çıkan gemi Karanlık Liman’a d...06:34 Trump’a yönelik “sus payı” davasında eski dergi yöneticisi Pecker tanık ola...06:31 Filistin yanlısı protestolar ABD’deki birçok üniversiteye yayıldı06:10 Yıl sonuna kadar 36 bin sözleşmeli sağlık personeli istihdam edilecek04:10 Fatih’te 4 katlı binada çıkan yangında 2 kişi dumandan etkilendi03:32 Bafra’da iki otomobil çarpıştı: 2 yaralı03:26 Havza’da 2 katlı ahşap ev ve depo alevlere teslim oldu02:23 Aksaray’da araç camlarındaki filmler bir bir söküldü01:51 Uyuşturucuyla yakalanan alkollü sürücü polise direndi01:25 Ankara’da 4 milyon TL değerinde sahte gıda ele geçirildi01:20 Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu00:52 Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle aç...00:46 Bayburt’ta 4 kişinin yaralandığı trafik kazası güvenlik kamerasına yansıdı00:40 Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor00:30 Rize’de 3 araçlı zincirleme kaza: 1’i ağır 2 yaralı00:24 Ağaçta sıkışan yavru kedi kurtarıldı00:24 Bakan Işıkhan Başkanlığında İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu Toplantısı...00:17 Minik adımlar polis ile beraber teknolojinin peşinde00:11 “Huzur İçin Erzincan” projesi kapsamında bilgilendirme faaliyetleri devam e...00:11 Kayıp 9 büyükbaş hayvanı jandarma ekipleri bulup sahibine teslim etti
Sumru Çelikcan

Dayıma ...

08 Nisan 2010 - 20:19 Yorum: 25

En son yazıma “hayat o kadar kısa ki” diye başlık atmıştım. Sağlığın, bırakılabilecek en güzel, en büyük mirasın iyilikler olduğunu yazmıştım. Sanki hissetmiştim. Belki de biliyordum da, konduramıyordum.                                                                                                      

Canım, annemin yarısı dayımı Rıza Taylan Asilsoy"u genç yaşında kaybettik. Henüz 53 yaşındaydı. Geçen temmuz ayında yakalandığı kanser illeti 3 gün önce yakasını bıraktı ve dayım hayata gözlerini yumarak bizlere veda etti…                                                                                            

Geçen temmuzda hastaneye yatırıldığı haberini duyup ta Ankara ya yanına gittiğimde, hastalığını bile, bile umutluydu, güçlüydü, hayata sıkı sıkı bağlıydı. Yanında eşi, çocukları, annem, biz yeğenleri ve sevdiği herkes vardı. En büyük mutluluğu sevdikleriyle olmak, onların mutluluklarıyla mutlu olmaktı. Kendi mutluluğunu, sadece kendini düşünen bir insan olmuş olsaydı zaten bu hastalığın kollarında bulmıycaktı beklide kendini…                                                        

Temmuz ayından itibaren dayım ve yakınları için zorlu bir maraton başladı. Tedaviler, kemoterapiler derken bir umut ışığı doğdu “ilik nakli”.annemin iliği dayıma uyuyordu ve müthiş bir umuttu…                                                                                                                          

Dayım hem çok seviniyordu, bir taraftan da ya kardeşim bana can vermeye çalışırken ona bir şey olursa korkusu yaşıyordu. Nitekim ilik verildi. İlk 1 haftadan sonra her şey yolundaydı. Ama düşman öyle güçlüydü ki iliği aşarak kanına yayılmaya başladı…                                                                      

Yine umutlarımızı yitirmedik. Hele de dayım, canım benim yılmadı…                                                               

Kök hücre vermeye karar verdiler. Annem kardeşlik vazifesini bir kez da ha üstlenerek kök hücre verdi abisine. O da olmadı, o da olmadı. Düşman hiç yakasını bırakmadı…                                             

Bu 9 aylık maraton böyle devam etti. Tabi böyle anlattığım gibi basit değil…                                                     

Eşi, iki tane aslan gibi oğlu, annem yani kardeşi, bizler onu tüm sevenler çok acı çekti. Onun kadar olmasa da…                                                                                                                                                

9 aylık hastane maratonunda en önemlisi ney biliyormusunuz?                                                                         

Dayım hiç ama hiç isyan etmedi…                                                                                                                      

Çektiği tarifsiz acıların içinde kimsenin kalbini kırmadı, kimseye huysuzluk etmedi, kimseye surat asmadı. Hep gülümsedi…                                                                                                                             

Acı çekerken, inlerken bizler aradığımızda telefonda bizler üzülmeyelim diye sesini toparlamaya çalıştı. Gülümseyerek konuştu. Bizler ağlarken o bize umut oldu. Biliyordu acı gerçeği ama… Allah tan gelene öyle metanetliydi ki…                                                                                        

Hayata veda ettiği son an bile gülümseyerek yumdu gözlerini…                                                                       

Evet, şimdi artık o yok. Ama ondan kalan, kimsede bir tek kötü anı yok. Kötülük yok. gülen yüzü ve iyilikleri bizlere bıraktığı en güzel miras, hediye…                                                                                 

Hayat gerçekten o kadar kısa ki, yapılabilecek en güzel şey şu geçici dünyada kalp kırmamak, olabildiğince iyi insan olmak…                                                                                                                           

Başta eşi, evlatları, kardeşi ve sevenleri onu bu 9 aylık hastane maratonunda hiç yalnız bırakmayarak, destek olarak tüm vazifelerini yerine getirdiler… En güzeli de bu değimli? Vicdanen huzurlu olmak kısa ömürde dua almak… Bu yolculukta dayımın yanında olan herkese sonsuz teşekkürler…                                                                                            

Diyorum ya ben çok ama çook özet geçerek size dayımı ve yaşadıklarını anlatmaya çalıştım…                        

Dayıcım, canım seni düşündüğüm zaman sadece sana dair çok keyifli, güzel, komik hatıralarım var seninle… Sen dünyanın en iyi dayılarından biriydin… Hep kötü günümde telefonun öbür ucunda çözüm arayandın, düşünendin… Çok çabuk bizleri bıraktın gittin. Ama biliyorum ki gittiğin yerde mutlusun, acıların son buldu. Hala hep yaptığın gibi gülümsüyorsun…                                         

Bu dünya da çektiğin acıları, iki tane aslan gibi oğluna, eşine, kardeşine mutluluklar vererek sana oradan göstersin rabbim inşallah…                                                                                                               

Seni çok seviyoruz dayıcım. Mekânın cennet olsun inşallah, nurlar içinde yat…

YAZARIN DİĞER YAZILARI